Emirdağ Ziraat Odası

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS

Buğday

BUĞDAY1.TANIMI VE ÖNEMİ:

   Buğday, tek yıllık bir bitki olup, her türlü iklim ve toprak koşullarında yetişebilecek çok sayıda çok sayıda çeşitlere sahip olması nedeniyle, dünyanın hemen her tarafında yetiştirilmektedir. Buğday gerek dünyada; gerekse ülkemizde en fazla üretilen tarım ürünüdür.

   2.İKLİM VE TOPRAK İSTEĞİ:

   2.1- İklim İsteği: Buğday genellikle ılık ve serin iklim şartlarında yetişir. Buğday, gelişmenin ilk devrelerinde (çimlenme, kardeşlenme) yüksek sıcaklıktan hoşlanmaz. Sıcaklık 5-10 ºC; nisbi nem %60'ın üstünde olursa bitki normal gelişmesine devam eder. Vegatatif gelişenin ileri devresinde (sapa kalkma) fazla sıcaklık istemez.10–15 ºC'lık sıcaklık, %66 nisbi nem ve az ışık, iyi bir gelişme için uygundur. Buğday yıllık yağışı 350–1150 mm olan iklim bölgelerinde yetişebilmektedir. Kaliteli ve bol ürün yıllık yağışı 500–600 mm olan yerlerde veya toprakta bu nemi sağlayacak sulamalarda alınabilmektedir.

   2.2- Toprak İsteği: Buğday derin, killi, tınlı-killi olan ve yeterli organik maddesi olan fosfor ve kireci bulunan, kumlu tınlı topraklar en iyi buğday topraklarıdır. Toprakta organik madde arttıkça, buğdayın verimi de artar. Besin maddesi yönünden fakir topraklarda kaplıca çeşitleri, orta şartlarda ekmeklik çeşitleri, en iyi şartlarda da makarnalık çeşitleri ekmek daha uygundur.

   2.3 - Kuru koşullarda: Bölgemizde kuru koşullarda buğday-nadas veya buğday-mercimek ekim nöbeti uygulanmaktadır. Bu nedenle buğday-nadas sisteminde, buğday hasadını müteakip hiçbir toprak işlemesi yapılmadan, ekim sahası kışı geçirdikten sonra, erken ilkbaharda mart ayının ikinci yarısından itibaren toprak uygun tava geldiğinde çoklu pullukla sürüm yapılır. Daha sonra sonbaharda diskharrow + tırmık ve tapan çekilerek tohum yatağı hazırlanır. Buğday-Mercimek hasat ından sonra toprak gölge tavında iken derim sürüm yapılır. Daha sonra sonbaharda diskharrow + tırmık ve tapan çekilerek tohum yatağı hazırlanmış olur.

   2.4 - Ekim: Buğday ekimi bölgemizde genellikle 15 Ekim–15 Kasım tarihleri arasında yapılmaktadır. Ekimde geç kalınmamalıdır. Aksi halde kışlık buğdaydan da, yazlık buğday gibi düşük verim elde edilmektedir. Onun için günlük ortalama ısının 5–8 ºC etrafında seyrettiği devrede buğday ekimi yapılmalıdır. Kışlık buğdayların 5–8 cm derinlikte ekilmesi verimin artmasında önemli etkendir. Ekime hazır vaziyetine getirilen tohum yatağına kuru koşullarda 15–17 kg/da, sulu koşullarda ise 13–15 kg/da üzerinden mibzerle ekim yapılmalıdır. Ekimden önce tohum mutlaka cıvalı ilaçlarla ilaçlanmalıdır.

   3.GÜBRELEME:

   Buğdayda dengeli bir gübreleme yapmak için gübre mutlaka toprak tahlilleri neticesine göre atılmalıdır. Araştırmalar sonucunda; Bölgemizde buğdaya kuru koşullarda 6-8 kg/da N, 9 kg/da P2O5, sulu koşullarda ise 16 kg/da N, 13 kg/da P2O5 karşılığı azotlu ve fosforlu gübre verilmesi önerilmiştir. Azotlu gübrenin ilk yarısı ve fosforlu gübrenin tamamı ekimde, azotun ikinci yarısı ise kardeşlenme başlangıcında uygulanmalıdır. Azotlu gübre toprak yüzeyine, fosforlu gübre mibzerle banda verilmelidir.

   4.VERİM VE MALİYET:

   2.4 - Verim: Bölgemizde kuru koşullarda buğday verimini etkileyen en önemli faktör, yıllık yağışlar ve bunların buğdayın yetişme süresi içerisindeki dağılışıdır. Özellikle Mart ve Nisan aylarındaki yağışlar o yılki buğday verimini müspet veya menfi yönde etkilemektedir. Verim üzerinde etkili olan diğer faktörler ise çeşit, gübreleme, bakım, kültürel işlemler vs. dir. Sulu koşullarda ise sulama zamanı, adedi ve verilecek su miktarı da verim üzerine etkilidir.

BUĞDAYDA KALİTE:

   BUĞDAYDA KALİTE ÖZELLİKLERİ:

   Hububat (tahıl) adı verilen taneleri unlu bitkiler botanikte buğdaygiller (Gremineae) familyasına girer. Dünyada en fazla üretilen ve tüketilen hububat çeşidi buğdaydır. Uluslararası buğday konseyi tarafından yapılan son tahminlere göre 1998 ürünü dünya buğday üretimi 590 milyon ton civarında gerçekleştirilmiştir. Türkiye, dünya ülkeleri arasında ekim alanı bakımından 7. üretim miktarı bakımından ise 8. sırada yer almakta ve dünya buğday üretimindeki payı % 3,6 dolayındadır. Ülkemiz açısından dikkate alındığında gerek ekili arazi, üretim miktarı, ekonomik değer; gerekse toplumumuzun beslenmesinde başta gelen ekmek, bisküvi, makarna, bulgur ve tarhana gibi çeşitli ürünlerin ana hammaddesi olan buğday Rize dışında tüm illerimizde üretilmektedir. Ekim alanı yanında iklim ve toprak koşulları, uygulanan tarım tekniği ile iyi cins ve nitelikte tohumluk kullanmaya bağlı olarak verim yıldan yıla değişmektedir. Hububattan işlenmiş madde yapım yöntemlerini HUBUBAT TEKNOLOJİSİ gösterir. Tarımsal hammaddeler içinde besin maddesi olarak en önemlisi buğdaydır günümüzde dünya nüfusu günlük enerji gereksiniminin % 60 'dan fazlasını hububattan özellikle buğday ve pirinçten sağlamaktadır. Hububat içinde buğdayın başta gelme nedenleri şöyle sıralanabilir.


      1- Buğday çeşitli iklim ve toprak koşullarına uyabildiği için dünya yüzünde geniş bir alanda üretilmektedir.

      2- Verimi yüksek ve tarımı kolaydır.

      3- Depolamaya uygun (su oranı ortalama %12) ve besin değeri yüksektir.

      4- Buğday öğütüldüğünde tane ağırlığının 3/4 oranında un elde olunur. yan ürünler hayvan yemi olarak kullanılır.

      5- Buğday unu su ile yoğrulduğu zaman undaki protein parçacıkları yaş öz glüten dediğimiz bir madde oluşturur. Glüten hamurun kabarmasını ve kaliteli ekmek yapımını sağlar. Buğdaydan başka hiçbir hububat çeşidindeki protein öz oluşturmaz.


BUĞDAY KALİTESİNİN BELİRLENMESİNDE KULLANILAN ÖLÇÜLER:

      Botanik Ölçüler:

      Tr. Aestivum

      Tr. Compactum

      Tr. Durum

      Buğday tanesinin oluşumu ve içine besin depolanması üç aşamada olur.

      Süt olum (Protein birikimi)

      Sarı olum (Nişasta birikimi)

      Fizyolojik olum (Tam olum)


      Tarımsal Ölçüler:

      Sürm

      e Pas hastalıkları

      Rastık

 
      Fiziksel Ölçüler:

      HI Ağırlığı

      1000 Tane Ağırlığı

      Tanenin şekli ve büyüklüğü

      Tane sertliği

      Renk

      Yabancı maddeler

      Öğütme yeteneği

      Yoğunluk


      Kimyasal Ölçüler:

      Su miktarı

      Kül miktarı

      Protein miktarı

      Serbest asitlik

      Ham elyaf

 
      Teknolojik Ölçüler:

      Yaş öz (Gluten) miktarı

      Gluten indeks değeri

      Sedimantasyon değeri

      Düşme sayısı değeri

      Un test cihazı

      Hamur test cihazı


   1.BOTANİK ÖLÇÜLER:

#    Dünyada yetişen 14 buğday türünden yalnız ca 3 türün ekonomik değeri vardır. Bu türler: 42 Kromozomlu tr. aestivum (Ekmeklik)
# 42 Kromozomlu tr. compactum (Topbaş)
# 28 Kromozomlu tr. durum (Makarnalık) dır.

   Tr. Aestivum: En önemli özelliği bu türe ait buğday unlarının ekmeklik yapımında diğer türlerden daha uygun olmasıdır . Tane sertliği ve protein miktarı tür içinde geniş bir şekilde değişmektedir. İklim ve toprak şartları ekmeklik buğdaylarının kalitesi üzerine önemli etki yapmaktadır. Yazlık veya kışlık ekilir, taneler kırmızı veya beyazdır.
 
   Tr. compactum: Memleketimizde orta Anadolu ve geçit bölgelerinde ekilmektedir. Kuraklığa dayanıklıdır. Taneleri beyaz tane yapısı yumuşak ve protein miktarı düşüktür. Bisküvi yapımına müsait olup öz kaliteleri zayıftır.tr. durum: Genel olarak yazlık ekilir, kışlık ekilişleri yalnız Akdeniz ülkelerinde ve Türkiye de görülmektedir. Dünya ülkelerinde belirli yerlerde yetişir ve isteği çoktur, kırmızı taneli çeşitleri memleketimizde Güneydoğu Anadolu bölgesinde yetiştirilmekte ve bulgura işlenmektedir.

   Her tür içinde yüzlerce çeşit bilinmekte ve ıslahçılar tarafından geliştirilerek üretime verilmektedir. Buğday ıslahında önceleri verimlilik, hastalık ve böcek etkilerine dayanıklılık üzerinde durulurken son yıllarda özellikle buğday kalitesini düzeltme amaç edinilmiştir. Tanenin kalitesinde çeşidinden ileri gelen farklar, ekmeklik buğdaylarda çok büyük durum buğdayında ise daha azdır.

Buğday tanesinin oluşumu ve içine besin maddelerinin depolanması üç aşamada gerçekleşir.

   Süt olum (Protein birikimi): Besi doku ( Endosperm)'da ilk biriken maddeler proteinlerdir. 3 – 5 günlük genç endosperm hücrelerinde nişasta hemen he men hiç yoktur. Danede depolanan proteinin yaklaşık yarısı, döllenmeden önce sap ve yapraklarda birikmiş proteinlerden geri kalan, döllenmeden sonra sap ve yapraklarda oluşarak daneye taşınan proteinlerden ibarettir. Bu proteinler endosperm hücreleri içinde petek yapı dokusunda bir ağ doku meydana getirirler. Dane en büyük hacmini alır. Döllenmeden sonra 20 – 25 gün süren bu dönem sonunda danede su oranı %60 dolayında olup dane içi boza kıvamındadır.

   Sarı olum ( Nişasta Birikimi): Danedeki su oranı %60'ın altına düştükten sonra protein birikmesi durur, nişasta birikimi hızla artmaya başlar. Nişasta tanecikleri süt olum devresinde endospermde oluşmuş bulunan protein ağlarının içini doldurur. danede hacim küçülmesi olur ve endosperm balmumu kıvamını alır. 10 – 25 gün süren bu dönem sonunda su oranı %40'a düşer ve besin maddeleri birikimi durur.
 
   Fizyolojik olum (Tam olum):Danede besin maddeleri birikimi durduktan sonra, birikmiş maddelerin olgunlaşması sürer kurak ve sıcak bölgede 2 – 3 gün nemli ve kıyı bölgelerde ise 5 – 10 gün süren bu fizyolojik olum dönemi sonunda dane tohum özelliğini kazanır, su oranı %18,5 - 33'e düşer. Bu dönemden sonra dane sadece su kaybeder. Su oranı %14,5 – 13,5’un altına düşünce dane olgun hale gelmiştir. Kurak bölgelerde danedeki nem oranı %7' ye kadar düşebilir.


   2.TARIMSAL ÖLÇÜLER:

   Tarımsal ölçüler yetiştirici için çok önemlidir. Yetiştiği iklim ve toprak koşullarına uyma durumu, verimin yüksekliği, hastalık ve zararlılara dayanma gücü başlıca nitelikleridir. Buğdayda rastlanan bitkisel hastalıkları şöyle sıralayabiliriz.

 
   1. Sürme: Mantarı bir hastalıktır ülkemiz buğdayları genellikle bu hastalığa karşı hassastır. İlaçlamadan kullanılan tohumlar arasındaki hastalıklı tanelerin parçalanması ile sporları diğer tanelere bulaşır. Tohumla beraber çimlenen sporlar, bitki ile beraber büyür ve tanenin içi besin maddeleri yerine sporlarla dolar. Genellikle ekmeklik buğdaylar üzerinde büyük zararlar yapar. Değirmende eleme sırasında kolaylıkla ayrılırlar.


   2. Pas Hastalıkları: Sarı, kara ve kahverengi pas adı ile anılan üç çeşidi vardır. Sarı pas yapraklara, kara pas sap ve yapraklara, kahverengi pas ise sap kısmına ve yaprak ayasına etkilidir. Bitkinin gelişmesini önleyerek % 30 – 40 oranında verimin düşmesine neden olurlar.


   3.Rastık: Mantarı bir hastalıktır. Bitki ile beraber büyüyen sporları tane yerine içerisi rastık sporları ile dolu başak oluşturur. Verimi oldukça düşürür. Değirmende temizlenme sırasında kolaylıkla ayrılır.
 

   3.FİZİKSEL ÖLÇÜLER:

   Genellikle değirmencilik yönünden daha önemli olup, buğdayın fiziksel özellikleri ve bunlara bağlı olarak değişen un verimi hakkında bilgi sahibi olmak amacıyla yapılan deneylerdir.    1.HI Ağırlığı: En basit ve yakın ölçüdür. 100 lt buğdayın kg cinsinden ağırlığıdır. HI ağırlığına tanenin dolgunluğu, yoğunluğu, şekli, büyüklüğü ve homojenliği etki yapar. Türkiye de ortalama HI ağırlığı 78 Kg' dır.    2.1000 Tane Ağırlığı: Buğdayın bin tanesinin gram cinsinden ağırlığı olup kuruma de olarak belirtilir. Bu ağırlığı yoğunluk ve büyüklük etkiler. Büyük ve yoğun tanelerin endospermlerinin, endosperm olmayan kısımlarına oranı, küçük tanelere göre daha yüksektir. Bin tane ağırlığı çeşide, iklime ve toprak koşullarına göre değişir. Tane olgunlaşması sırasında hava gidişi, tanedeki nişasta birikimini önleyeceğinden, cılız kalan tanelerin ağırlığı azalır. Buğday tanesinin un verimini tahmin etmede daha sağlıklı bir ölçüdür. Türkiye buğdaylarında yumuşak olanlarda 24 – 51 gr, sert buğdaylarda 26 – 58 gr arasında değiştiği belirlenmiştir. Buğdaylarda tane ağırlığına bağlı olarak endosperm ağırlığının artış gösterdiği kabul edilmektedir. Aşağıdaki tabloda 1000 tane ağırlıkları ile endosperm ağırlığı ve oranları gösterilmiştir.

 
# 1000 Tane ağırlığı (gr)
# Endosperm Ağırlığı (gr)
# Endosperm oranı (%)

# 12,7 7,95 62,6
# 17,2 11,44 66,6
# 22,5 15,65 69,8
# 25,0 17,82 71,2
# 27,7 21,27 76,9
# 30,4 24,60 81,1


   3.Tane Sertliği: Tanenin sert veya yumuşak olması, çeşide ait bir özellik ise' de iklim şartlarının etkisi ile büyük değişmeler gösterir. Genellikle sert tanelerin gluten miktarı fazla, kalitesi iyidir. Sertlik ve yumuşaklık öğütme tekniği açısından da önemlidir. Sert buğdayların endospermi daha zor parçalandığı için bunlara tavlama sırasında daha fazla su verilir. Öğütme yapılırken sert buğdaylar için daha fazla enerji gerekmektedir. Buğday kesiti cam gibi parlak görünürse sert (züccai), unlu beyaz görünürse yumuşak buğday olarak tanımlanır. Kesit aleti ile 50 adet temiz buğday kesilerek taneler sert- yumuşak- dönmeli olarak sayılır ve % ile belirlenir. Bu değerler buğdayın tavlanması sırasında verilecek su miktarını etkiler.


   4.Renk: Tane de renk çeşide ve ekim mevsimine göre değişir. Buğdayın bileşim ve değerini göstermede renk de bir ölçüdür. Tanede renkle protein miktarı arasında bir ilişki vardır. genelikle tanenin koyu renkli ve sert olması protein miktarının yüksek olduğunu gösterir, sert ve koyu renkli olanlar yumuşak ve açık renkli olanlardan üstün kabul edilir. Buğday tanesi beyaz, sarı, sarımsı ve kırmızımsı renklerdedir.


   5.Yabancı madde: Buğdaylarda yabancı madde miktarı ve niteliği kaliteyi etkiler ve buğdayı nın değirmencilik değeri için önemlidir. Buğdayda bulunan bütün organik ve anorganik maddeleri içerir. Değersiz taneler ve diğer yabancı maddeler olarak da ayırımı yapılabilir. Değirmencilik açısından analiz olarak ifade edilir. Ekonomik bakımdan da önemlidir.

 
   6.Öğütme yeteneği: Buğday kalitesini saptamada kullanılan fiziksel ölçülerin yapılışı basit ve bir dereceye kadar buğdayın öğütme ve unun ekmeklik yeteneğini belirlemede yardımcıdır. Buğdayların öğütme yeteneği özel laboratuar değirmenlerinde doğrudan belirlenebilmektedir. 3 kırma valsi ile 9xx-10xx-11xx elekleri kullanılarak 6 pasaj halinde (B1-B2-B3 unları ile C1-C2-C3 unları) un ve kaba kepek ile ince kepek elde edilmektedir. Burada değerlendirilen en önemli veri un miktarıdır. Buğdaylarda un verimi yazlık kışlık veya sert yumuşak olma durumuna göre değişmektedir. Un verim %60'tan fazla ise iyi, %50–60 arası orta, %50 den az ise düşük kabul edilir. Öğütme yeteneğini değerlendirmede; unun kül miktarı, rengi ve eleklerde yapışmadan, topaklaşmadan kolayca elenmesi de önemli etkenlerdir.


   7.Buğdayın un verimine etki yapan faktörler:

# Yabancı madde miktarı arttıkça un verimi azalır.

# Kabuk, embriyo miktarı fazla olan buğdaydan daha az un alınır.

# Yuvarlak taneli buğdaylar uzun tanelilerden daha fazla un verir.

# Buğday tanesi büyüdükçe, hacmi yüzeyinden yüzeyin den daha fazla büyüyeceğinden un verimi artar.

# Kabuğun endosperme yapışma derecesi arttıkça un verimi azalır.

# Sert buğdaylarda un verimi yumuşak buğdaylardan daha düşüktür.


   i) Yoğunluk: Buğdayın bileşiminde bulunan maddelerin yoğunluğu farklı ve sudan ağırdır. Nişastanın 1.53, şekerin 1.60, selülozun 1.53, glutenin 1.125 ve mineral maddelerin 2,3’dir. Yağın 0.91–0.96, havanın ise 0,001293’dür. Buğday tanesinin yoğunluğu 1.32–1.414 arasında değişir. Koyu renkli ve sert buğdaylarda yoğunluk, yumuşak buğdaylardan daha fazladır.

 
   4.KİMYASAL ÖLÇÜLER:

   Buğday ve unun belirli bir amaca göre kullanılabilmesi kimyasal bileşimi ile yakından ilişkilidir. Un ve irmikte yasal olarak bulunması gerekli niteliklerin sağlanması açısından bilinmesi gereken ve buğday veya un paçalı yapılırken dikkate alınması zorunlu olan özelliklerin belirlenmesinde kullanılır.


   a) Su miktarı: Buğday ticareti ve depolanabilme açısından çok önemlidir. Buğday tanesinde bulunan su miktarı; buğdayın yetiştiği yerdeki iklim koşullarına, depolanma sırasında uygulanan yöntem ile nem miktarına bağlıdır. Hasat mevsiminde yağış veya olgunluk süresinin kısalığı, depolama yerinin nisbi neminin ve sıcaklığının yükseldiği durumlarda tanedeki su miktarı artar. Türkiye buğdaylarında su miktarı %8-14 arasında değişir, ortalama %9-11'dir. Özellikle Avrupa buğdaylarında su miktarı %14'den fazla olduğundan (Hollanda, Almanya, İngiltere) depolamadan önce kurutulurlar. Çünkü buğdaylarda su oranı için üst sınır %14,6’dır. Buğdaylarda su miktarı çok düşük olması da istenmez. Çok kuru buğdaylar gevrek olur, taşımada kolaylıkla kırılır, kırık tanede yabancı maddeden sayılır. Ayrıca öğütme tekniği bakımından daha önemlidir. Tavlama sırasında su emme niteliği zorlaşır, süresi artar. Buğdaydaki su miktarı değişik yöntemlerle belirlenir.

      1-) Buğday tanesinin elektrik geçirgenliğine dayanan metotla çalışan otomatik aletler.

      2-) Tane kırılarak Ultra X aletinde 15 dakikada

      3-) Klasik kurutma dolabı yöntemi ile buğday kırmasında 2-4 saatte.

      4-) Son yıllarda NIR spektroskokopi yöntemi de kullanılıyor.

 
   b) Kül "Madensel maddeler" miktarı:

   Kül; bitkisel bir maddenin yakılması sonucu, anorganik madde oksitlerinin oluşturduğu bir kalıntıdır. Toprakta değişik miktarlarda bulunana çeşitli madensel maddeler, bitkiler için gerekli olup, modern üretim yöntemlerinde gübreleme şeklinde uygun zaman ve miktarlarda kullanılırlar. bunlar içinde K,Ca,Mg,Fe,P ve S önemlidir.
 

   Buğdaylarda bulunan madensel maddeler dıştan içe doğru azalır. Endospermde %0,3 kepekte %6-8 kadardır: Külün bileşimi yetiştiği topraktaki mineral madde miktarına, bitki tarafından alınabilme olanağı ile gübreleme durumuna bağlıdır. Ortalama %1,3- 2,5 arasında ve memleketimiz buğdaylarında %1,34 – 2,1 olarak değişmektedir. Buğdaylarda kül miktarı, un randımanı ile yakından ilgilidir. Genel olarak çeşitli buğdaylardan elde olunan aynı randımanlı unlarda kül miktarı çok küçük farklar gösterir. Bu özellikten yararlanılarak unların kül miktarı belirlenir ve bu değerlere göre randımanları özel kül cetvelinde (mosh)saptanır. Buğdayın kabuk tabakalarının öğütme işlemi aşamalarında Un'a en az karışacak şekilde; temizleme-tavlama-vals-ayarı-elek-numarası seçilerek undaki miktarı ayarlanmaya çalışır. Buğday külünde bulunan madensel maddeler belirlenmiştir.

 
# Buğday külünde bulunan maddeler (g/100g) Toplam kül
# 1,860 kükürt 0,914 Kalsiyum 0,048
# potasyum 0,571 Magnezyum 0,173 Sodyum 0,009
# fosfor 0,428 klor 0,055 Silisyum 0,006

 
   c) Protein miktarı:

   Buğdaylarda protein miktarı tür, çeşit, çevre koşulları (iklim, toprak, hastalık ve zararlılar) ve üretim koşullarına (gübreleme, sulama, makineli tarım) bağlı olarak %6-22 arasında değişmektedir. Genel olarak sert buğdaylarında kurak yerlerde, azotu bol topraklarda yetişenlerde, yazlık ekilenlerde protein miktarı fazladır. Özellikle gelişme süresi kısa ve yağışsız olduğundan protein miktarı artmaktadır. Ülkemiz buğdaylarında protein miktarı; topbaş buğdaylarda %9–13, ekmeklik buğdaylarda %10–15, makarnalık buğdaylarda %11–22 arasında bulunmuştur. Bir buğdayın hangi amaçla kullanılacağını saptamada en etkili kimyasal veri protein miktarıdır. Kullanım amacına göre üretilecek unlarda bulunması istenilen miktarların sağlanabilmesi için buğday paçalı yapımında dikkate alınan en önemli kriterdir (Örneğin Ekmek, biskğvi, pasta- paçal un üretimi)


   Makarna üretiminde %13 ve fazla, Serbest ekmek üretiminde %13–14, tava ekmeği %12–13, bisküvi%8,5-10,5, pasta üretiminde %9- 9,5 protein olması gerekmektedir.

Protein miktarı laboratuarda Kjeldal, Keltek yöntemleriyle veya NIR aletinde yapılır.


   d) Serbest asitlik:

   Serbest asitlik değeri; gr kuru maddede bulunan serbest yağ asidini nötralize etmek için gerekli KOH mg olarak miktarıdır. Yeni hasat edilmiş sağlam buğdaylarda serbest yağ asidi değeri 20'den azdır. Depolama sırasında lipaz enziminin yağı parçalamasıyla serbest yağ asitleri açığa çıktığından asitlik değeri 100'den fazla olmaktadır. Sıcaklık ve nem miktarı düşük ortamlarda depolamada asitlik artışı en az olmaktadır.


   e) Ham elyaf:

   Buğday tanesi selülozlu maddeler %2–2,7 arasında değişir. Küçük veya buruşuk tanelerde miktar fazladır. Un verimini ters yönde etkiler.

HASTALIKLARI, ZARARLARI ve MÜCADELESİ:

 
   Buğday Hastalıkları ve Mücadelesi

   Bölgemizde en çok rastlanan buğday hastalıkları; Sürme (kör), pas hastalıkları (sarı pas, kahverengi pas, kara pas), rastık, kök ve boğaz çürüklüğü'dür.

 
   a) Sürme (kör): Hastalıklı bitkiler sağlamlardan daha kısa boyludur. Daneler yuvarlağa yakın bir şekil alır. Ezilince siyah bir toz kitlesi ile dolu oldukları görülür. Dayanıklı çeşit kullanarak, yazlık ekim yapılarak ve ekim öncesinde tohumlar ilaçlanarak mücadele yapılmaktadır.


   b) Sarı Pas (kınacık): Yapraklar üzerinde sarı, dar, uzunca, birbirine paralel noktalı çizgiler halinde sap ve başakta meydana gelirlerse de genellikle yaprak ve kavuzlarda görülür.


   c) Kahverengi Pas: Sarı pastan sonra görülür. Püstülleri kara pasınkinden koyu, kara pasınkinden daha açıktır. Püstüller dairevi yığınlar meydana getirir.


   d) Kara Pas: En geç görülen pas türüdür. Püstüller rast gele dağılmışlardır. Püstüllerin üzerindeki epidermisin yırtılması ile bariz olarak tanınır.


   e) Rastık: Hastalıklı buğday, başak çıkarır çıkarmaz görülür. Hastalığa yakalanmış bitkiler sağlamlardan daha kısa ve zayıf olup, genellikle kardeşlenmezler ve erken olgunlaşırlar.


   Buğdayın başakları çiçek zamanı siyah bir toz kitlesi hastalık etmeni fungusun sporlarıdır. Bu sporlar rüzgârın etkisiyle etrafa dağılır ve daha sonra geride sadece başak ekseni kalır.

Mücadelesi: Hastalıksız tohum ekilmeli, Hastalığa dayanıklı çeşitler kullanmak, Tohum ilaçlaması yapmak,


   f) Buğdayda kök ve boğaz çürüklüğü: Daha ziyade buğdaygillere arız olur. Kuru ziraat yapılan bölgelerde kışlık buğdaygillerde daha çok görülür. Alkali topraklarda hastalık daha etkendir. En belirgin başaklanma dönemindedir. Bitki vaktinden erken sararır ve beyazlaşır. Başak dane tutmaz veya daneler cılız kalır. Bazen başak vermeyebilir. Sap, yaprak ve başakta hızlı bir beyazlaşma görülür.
 

Mücadelesi: Hastalıksız tohum ekilmeli, Yeterli miktarda azotlu gübre atmak, Sürüm ve yaz nadası hastalığı azaltır, Tohum ilaçlaması, 3.7.2 Buğday Zararlıları ve Mücadelesi,


   g) Süne: Toprak renginde, bazen siyah geniş vücutlu, 11–12 mm uzunlukta 7–8 mm genişlikte emici bir böcektir. Yaprakları ve daneyi emer.


Mücadelesi: Süne mücadelesi prensip itibariyle 1–3 yaşlı genç nimf döneminde ilaçlama suretiyle yapılmalıdır.


   e) Kımıl: Süneye benzer, ancak vücudu süneye göre dar ve baş iridir. Vücudun üstü esmer, sarı ve hafif açık beneklerle bezenmiştir. 4 halkalı bir hortumu vardır. Buğdayın yapraklarını ve daneyi emer.


Mücadelesi: Kışlamış erginlerde, nimf ve yeni nesil erginlerde olmak üzere iki dönemde ilaçlama mücadelesi yapılmaktadır.
 

   f) Ekin Balmumu: Ergini, esmer, kırmızı renkte, kanatları açık kahverengi baş ve thorax esmer veya siyah elytraları kırmızı ortalama 10–15 mm uzunluğunda bir böcektir. Larvaları buğdayın köklerini yiyerek, erginleri ise hububatın süt olum döneminde başaklarda kapçık, kavuz ve daneleri kemirerek zararları olmaktadırlar.


   Mücadelesi: Ergin çıkışı başladıktan bir hafta sonra m2 de ortalama 14–15 ergin bulunan tarlalarda başlanmalı ve zarar sona erinceye kadar devam edilmelidir. İlaçlı mücadele günün serin saatinde erginler uçuşa başlamadan önce yapılmalıdır.

 
   g) Ekin Güvesi: Ergin küçük bir kelebektir. Zarara sebep olan larvalar koyu sarı renkli olup, boyları 10 mm kadardır. Larvaları yaprağın içine girerek alt ve üst epidermis arasındaki parankim dokusunu yiyerek tahribat yaparak, bitkinin özümleme yapmasına mani olur. Zarar gören bu kısım dondan zarar görmüş gibi sararır, sonra kurur.


   Mücadelesi: Larvalar 6 mm ulaştığı zaman ilaçlı mücadelesi yapılmalıdır.

 
   ğ) Ekin Kurdu (Zabrus Sp): Pup olmaya yakın devrede larvaları 30-35 mm boyunda olup, beyazımsı renktedir. Başa yakın üst seğmentleri koyu kestane, göğüs kısmı ve ayakları esmer renklidir. Ayaklar kazıcı yapıdadır. Uç kısımlarında tırnaklar yer alır. Erginlerde baş büyük olup, antenleri içindedir. Renkleri kırmızımsı esmerdir. Zararlının boyu 14–16 mm'dir. Zabrus larvaları hububat yapraklarının uçlarını yuvalarına çekerek, bilahare toprak yüzünde yumak şeklinde bir bakiye teşkil eden yaprak sinirleri kalıncaya kadar yemelerine devam ederler. Bir kökten çıkan yaprakları bitirdikten sonra diğerlerine geçerler.
 

   Mücadelesi: Kültürel tedbirler (münavebe), Mihaniki mücadele (Larvaların ilk göründüğü devrede toprağın bastırılması), Kimyasal mücadele (Tohum ve satıh ilaçlaması) şeklinde olmalıdır. Yabancı Otlar: Buğdayda yabancı ot mücadelesi önemlidir. Yabancı ot mücadelesi yapılmayan alanlarda veriminde % 30'a varan azalmalar tespit edilmiştir.


   h) Buğday ekili sahalarda görülen önemli yabancı otlar: Yabani hardal, sarı ot, yabani tere, köygöçüren, yabani fiğler, belemir, ballıbaba, yabani gonca, tilkikuyruğu, sütleğen, peygamber çiçeği, yabani yulaf vb.

 
   Mücadelesi: Yabancı otlar 3–5 yapraklı oldukları devrede ilaçlı mücadele yapılmalıdır. Buğdayda ise kardeşlenme ile sapa kalkma devreleri arası en uygun ilaçlama zamanıdır. Münavebe ise yabancı ot kontrolü için en önemli kültürel tedbiridir.


   Hasat, Harman ve Depolanması

   Buğday, biçerdöver, tırpan ve orakla hasat edilebilir. Hasat zamanının seçiminde dane dökme, hasat edilecek üründe su oranı ve makinelerin çalışabilme durumu göz önüne alınmalıdır. Hasat orak ve tırpanla yapılacaksa sarı olum devresi uygundur. Biçerdöverle yapıldığında biraz daha geç olarak yapılamalıdır. Biçerdöverle yapılan hasatta dane su oranı %13-15 arasında olmalıdır. Hasat erken yapıldığında saplar henüz nemli olduğundan makinenin çalışması ve danelerin kavuzlardan ayrılması güçleşir. Süt olumunda hasat edilen danelerde 1000 dane ağırlığı düşer ve danelerde çalıklaşma görülür. Geç hasatta ise, özellikle dane dökülmesi fazla olur ve dolayısıyla ürün miktarı düşer. Makarnalık buğdaylar geciktirildiğinde dane parlaklığını kaybeder. Tırpan veya orakla biçilen buğdaylarda harman, harman makinesi (batöz) veya dövenle yapılır.


   Buğday tohumunu yabancı ot tohumlarından, taş veya topraktan arındırmak için selektörden geçirilmelidir. Bu işlem esnasında tohumluk olarak ayrılanlarında ilaçlanması sağlanmış olmaktadır.

 
   Buğdayın depolanması (saklanması) : Ambar olarak kullanılacak bina rutubet almayan kuru, havadar ve aydınlık bir yer olmalıdır. Bir ton ürün için en az 1.5 m2 alan hesap edilmelidir. Saklama yerine getirilen buğdayın su oranının %12-14'ün altında bulunması gerekir. Depo için en iyi ısı derecesi +4 ºC dir. Ambara koyulacak buğdayın içerisinde yabancı tohum bulunmaması gerekir, çünkü bunların vereceği yaşlık hububatın kızışmasına neden olur.

BUĞDAY-ARPA GÜBRELEMESİ:


   Ülkemizde en geniş üretim alanı bulunan buğday ve arpa çok farklı toprak tiplerinde yetiştiriciliği yapılmaktadır. Toprak PH isteği bakımından hafif asitten kuvvetli alkalin (6,5–8,7) şartlarda yetiştiriciliği yapılmasına rağmen en iyi gelişme ortamı PH değeri 7,0–7,7 arasındadır. Buğday ve arpada verimi en çok sınırlayan faktör yağış miktarı ve yağışın dağılımıdır. Yağış miktarının ve bitkinin gelişme dönemi içinde dağılıma göre bir dekara verilmesi gereken azotlu gübre miktarı büyük önem taşımaktadır.


   Buğdayın Gübrelenmesinde Dikkat Edilecek Hususlar;

# İklim özellikleri,
# Toprağın tohum ekimine iyi hazırlanması,
# M2’ye ekilecek tohum adedi ve tohumluk kalitesi,
# Taban gübresi (Toprak altı) miktarı, çeşidi, uygulama zamanı ve uygulama şekli (serpme-bant)
# Kardeşlenme ve sapa kalkmada üst gübre miktarı ve çeşidi,
# Yetersiz yağışta sulama,
# Azotlu gübreleme ile yatma arasında ilişki,
# Azotlu gübreleme ile pas hastalığı arasında ilişki,
# Un randımanı ve kalite,
# Buğdayın Ekmeklik-Makarnalık, Arpanın Yemlik-Biralık olması.


TOPRAK ALTI GÜBRELEMESİ:

 
   Tohum ekiminden önce yapılan son toprak işlemesi ile birlikte verilebileceği gibi kombine mibzerle (Tohum ve Gübre) yapılan ekimde- tohum ekimi ile birlikte verilebilir. Gübre derinliği tohumun düştüğü yerin 5-6 cm sağına veya soluna ve 6-8 cm. aşağısı olacak şekilde ayarlanmalıdır.

 
    ÜST GÜBRELEME

   Kardeşlenme başlangıcından sapa kalkma dönemine kadar yapılan gübrelemedir. Yağışı az olan yörelerde sulama yapılmaksızın yapılan yetiştiricilikle üst gübresi bir defada, yağışı yeterli olan veya sulama yapılan yörelerde üst gübreleme iki defada yapılmalıdır. Yağış veya sulama durumuna göre verilecek üst gübre (azotlu) miktarı değişmektedir.

 
   Üst gübrelemeyi bir defada veren üreticiler kardeşlenme döneminin sonuna doğru, üst gübrelemeyi iki defada yapan üreticiler ilk üst gübreyi kardeşlenme ortasında, ikinciyi ise sapa kalkma döneminde vermelidirler. Yağışı çok az olan yörelerde üst gübrelemede verilecek azotlu gübre miktarı, tohum ekim döneminde verilen toprak altı gübresi ile de birlikte verilebilir.
 

   Buğdayda üst gübreleme zamanı Şekil-2’de gösterildiği gibi kritik gelişme (kardeşlenme sonu veya sapa kalkma) dönemlerinden önce verilmelidir.


DİKKAT:

1 - Yağışı yeterli olan yörelerde bazı yıllar ilkbahar başlangıç yağışları az olabilir, bu durumda ikinci üst gübre miktarı azaltılmalıdır. Azaltılmaması durumunda fazla azottan dolayı bitkinin su tüketimi artar ve topraktaki su miktarı kısa sürede tükenir ve buğdayda YANMA dediğimiz olay meydana gelir.

 
2 - Yağışı yeterli olan yörelerde dekardan fazla ürün alınması düşüncesi ile gereğinden fazla azotlu gübre kullanımı bitkinin YATMA ‘sına neden olur ve PAS gibi hastalık etmenlerinin zarar derecesini arttırabilir.


3 - Üst gübrelemede kullanılacak azotlu gübre çeşitlerinin belirlenmesi
 

   Üst gübrelemeyi bir defada yapan üreticiler %26 N CAN gübresini veya %46 N ÜRE gübresini tercih etmelidir.

 
   Üst gübrelemeyi iki defada yapan üreticiler ilk gübrelemede ÜRE veya CAN kullanmalı, ikinci gübrelemede %26 N CAN veya %33 N Amonyum Nitrat kullanmalıdırlar.


   Üreticilerin üst gübrelemede gübre cinsi belirlemede dikkat edeceği husus gübre uygulaması yaptıktan sonra bir kaç gün içinde yağmur yağması ve havaların güneşli ve sıcak geçmemesidir. Üst gübre uygulandıktan sonra 5-10 gün yağmur yağmıyor, hava sıcak ve güneşli ise ÜRE gübresinden büyük ölçüde azot kaybı amonyak ( NH3 ) halinde olur ve gübrelemenin etkisi az görülür. Bu kayıp %33 N Amonyum Nitratta nispeten az, CAN gübresinde ise çok az olur. Bunun için özellikle ikinci üst gübrelemede ÜRE kullanımından kaçınılmalıdır.

YAPRAKTAN GÜBRELEME

   Genellikle yabancı ot ilaçlanması ile birlikte yapılan yapraktan gübrelemede güvendiğiniz firmanın yaprak gübresini kullanınız. Katı formda olan gübrelerin su ve asitte eritilmesi ile renkli sıvılar halinde hazırlanmış yaprak gübreleri yerine katı (Toz) formda olan ve ilaçlama tankı içinde eritilerek kullanılan yaprak gübrelerini tercih etmek daha iyi ve daha ekonomiktir. Katı yaprak gübrelerinin etkili madde (%N + % P205 +%K2 O+mikro element) miktarı toplamı, sıvı gübrelerin en azından iki katı kadardır. Bunun için TOROS GÜBRE’ nin TOROSOL adlı 25 kg ambalajlar içinde bulunan 15–30–15+me veya 20–20–20+me gübrelerinden biri tercih edilerek buğdayda yapraktan gübreleme yapmak gerekir. 100 litre suda 0.5-1 kg arasında kullanılmalıdır.
 

Yapraktan gübre uygularken aşağıdaki hususlara dikkat etmek gerekir.


# Sabah erken veya akşamüzeri uygulanmalıdır.
# Çok ince zerrecikler halinde verilmelidir.
# İlaçlama tankının içinde önce gübre eritilmeli sonra, zirai ilaç ilave edilmelidir.
# Yaprak gübreleri gerekirse 10–15 gün ara ile iki defa uygulanmalıdır.

Buğday bitkisinde dekardan alınan dane ve sap (saman) miktarına göre topraktan kaldırılan azot (N), fosfor (P205) ve potasyum miktarları Tablo–1 ve Şekil–3 ‘te gösterilmiştir.


   GÜBRE TAVSİYELERİ

   Sulama yapılmadan sadece yağışı az olan yörelerde ve alınacak ürün miktarına göre gübre tavsiyeleri (Toprak analizine göre, tabloda verilen tavsiyeler değişebilir).

                Ürün Kg/Da

Gübreleme Zamanı        Gübre Cinsi        200–250               250–300               300–400

                Kg Gübre /Dekar

Taban Gübre

(Ekim Öncesi)    DAP veya

ÇİNKOLU 20.20.0             10

22           12

26           14

30

Üst Gübre

(Bir defada verenler)

(Kardeşlenmede)           CAN veya

ÜRE veya

%33 N Amonyum Nitrat               12

7

10           14

8

11           16

9

12

   Yağış yeterli veya sulama yapılan yörelerde dekardan alınacak ürün miktarına göre gübre tavsiyeleri(Toprak analizine göre aşağıda verilen tavsiyeler değişebilir).

                400–500 Ürün kg/da      500–600 Ürün kg/da      600–700 Ürün kg/da      700+ Ürün kg/da

Gübreleme Zamanı        Gübre Cinsi        Kg Gübre /Dekar

Taban Gübre

(Ekim Öncesi)    DAP veya

ÇİNKOLU 20.20.0             35           40           45           50

Üst Gübre

(Kardeşlenmede)           CAN veya

ÜRE       12

7             14

8             16

9             18

10

Üst Gübre

 

(Sapa Kalkmada)             CAN veya

%33 AN                10

8             10

8             10

8             10

8


DİKKAT: Gübre kullanımında aşağıdaki hususları dikkate alın

# Normal 20.20.0 kompoze gübre yerine içinde çinko bulunan Süper 20.20.0 kompoze gübre kullanılması verimi %20 kadar attırdığı gibi, buğday kalitesini de yükseltir.

# Karadeniz Bölgesinde (Asidik Topraklar ) DAP yerine aynı miktar TSP verilmesi tercih edilmelidir.

# Kombine mibzerle bant (şerit) halinde gübre kullanımda tavsiye edilen gübre miktarını kompoze gübrede 2 kg DAP gübresinde 1 Kg azaltarak uygulayınız.

# Arpa üretiminde taban gübreyi 2 kg, üst gübreyi 3 kg azaltarak uygulayınız.

# Makarnalık buğdayda ve biralık arpa yetiştiriciliğinde tavsiye edilen üst gübre miktarlarını 3 kg azaltarak uygulayınız.

# Dekardan alınacak ürün miktarının daha fazla olması durumunda her 100 kg dane ürün için taban gübresini 2 kg, üst gübreyi 3 kg arttırarak uygulayınız.

# Sulama yapan üreticiler ikinci üst gübreden sonra yağış gelmeyecek ise hemen sulama yapmalıdır.

# Toprakta tuzluluk varsa buğday yerine arpa üretimini tercih ediniz. Arpa buğdaya oranla toprak tuzluluğuna daha dayanıklıdır.

# Toprak tahlili yaptırarak gübre kullanınız. TOROS GÜBRE üreticilerine ücretsiz toprak tahlili yapmakta ve gübre tavsiyesinde bulunmaktadır. Bu konuda beyiniz ile görüşünüz.

BUĞDAY VE ARPADA GÖRÜLEN ÖNEMLİ BESİN ELEMENTİ NOKSANLIKLARI:

   Azot Noksanlığı:

   Noksanlık belirtileri ilk (alt) çıkan yapraklarda en şiddetli olarak görülür. Yaprağın uç kısmından başlayarak yaprak kınına doğru yeşil renk yerine önceleri açık yeşil ve daha sonra sarımsı yeşil renk oluşur.

   Buğday bitkisinin boğum araları kısalır, kısa boylu bitkiler oluşur, daneler tam dolmaz, buruşuk kalır. Un randımanı ve kalitesi (ekmek veya makarna) azalır. Azot fazlalığından ise boğum araları uzar, rüzgâr ve yağıştan yatma görülür, bitkinin su tüketimi artar, özellikle makarnalık buğdaylarda ve biralık arpada kalite azalır.

 
   Fosfor Noksanlığı:

   Gelişmenin ilk dönemlerinde ve özellikle kışı sert geçen yörelerde daha çok görülür. İlk çıkan yaşlı (alt) yapraklarda damar aralarında mavimsi yeşil ve daha ileri sahalarda Erguvan (morumsu ) rengi meydana gelir. Tohum bağlama azalır ve verim çok düşer.

   Potasyum Noksanlığı:

   Çok kumsal ve hafif bünyeli topraklar hariç noksanlık belirtisi fazla görülmez. Noksanlık belirtileri Azot ve fosforda olduğu gibi önce yaşlı (alt) yapraklarda görülür. Yaprağın uç kısmından itibaren damar araları sararır daha ileri safhalarda kahverengine dönüşerek yaprakların uç kısmı kurur.

   Çinko Noksanlığı:

Noksanlık belirtileri sapa kalkma döneminde daha belirgin olarak ortaya çıkar. Genç (tepe) yapraklarda damar aralarında küçük açık sarı yeşil danecikler halinde noksanlık belirtileri görülür. Bazı hallerde yapraklar daralır ve küçük kalır, verim çok azalır.